'Kafamda Bir Tuhaflık', kitap özeti

470 sayfalık kitap olan Kafamda Bir Tuhaflık kitabı Orhan Pamuk tarafından 2014’te yazılmıştır. Romanımız belli nedenlerle köyden kente göç eden Mevlut’un hayatını merkez alıyor. Roman, Karakterimizin yolcuğuna paralel olarak Türkiyenin 60’lardan 2000’lere kadar gelen yakın tarihini inceleme fırsatı sunuyor.

1.       Kısım

Mevlut köyde annesiyle ve ablasıyla yaşıyordu. Mevlutun babası Mustafa ağbisi Hasan Aktaş ila istanbula geliyor ve boza satıcılığına başlıyorlar. Aslında boza onların köyünde yaygın bir şey değil ancak istanbulda yapabilecekleri iş olarak karşılarına çıktı ve bu iş mevlut’un şişeyle satılan bozayı keşfedene kadar devam etti. Istanbulda şehrin bittiği yerde kültepe’de tek odalık ev yapıyorlar ki bu mevlutun hayatındaki tek varlığı olacak. Mustafa efendi ve ağbisi Hasan Aktaş aynı soyadı taşımıyorlar. Atatürk’ün emriyle bütün milletin soyadı aldığı günlerde, Beyşehir’den eşek sırtında koca defterlerle köye gelen nüfus memuru, herkesin tek tek seçtiği soyadlarını son gün kayda geçiriyordu. Mustafa aynı soyadı aldı ancak yıllar sonra İstanbulda hakime değiştirtti. Bu dönemlerde boş arazileri bir gecede çevirip ev yapıyorlar ve boylece evler üstlerine yıkılmayacağı için ev sahibi olmasalar da muhtarlıktan kağıt alıyor ev sahibi gibi oluyorlardı. O zamanlar tıpkı Kültepe’de olduğu gibi, Duttepe’de de kimsenin arsasının tapusu yoktu. “Boş bir araziye ev yapan girişken kişi, bir gecede evi yaptıktan sonra muhtara gidip para verip bu arazideki evi, ağaçları kendi diktiğine ilişkin bir kâğıt alırdı.” (“Kafamda bir tuhaflik”, p. 62) Oy zamanı geldiğinde imar affı gelir böylece bazıları ev sahibi olabilirlerdi.

Romanda ünlü karakterimiz Hacı hamit vural da bu işe girişmiş adam ve köyden insaları getirterek bu işte çalıştırıyordu, sosyla hizmet olarak Duttepe camisini yaparak mahallenin en önemli kişiliğe dönüşmüştü. Mustafa Mevlutu Istanbula getiriyor. Aslında Tek mevlutu değil ağabeysinin yaptığı gibi bütün ailesini getirmiş olsaydı Mevlutun hayatı farklı olur muydu, bir soru işareti. Mevlut okulu ila beraber satıcılığa da başlıyor. Bu satıcılık sürecinde babasıyla bir çok müşteri evlerine girip çıkıyorlar ancak hepsinin ideolojisi ve fikrine göre uyarak satışlarını yapıyorlardı. Mevlut evlere girip satış yaptığında girdiği evleri 3’e bölüyordu. 1, içeriye ayakkabı ila girilmeyen namaz kılınan ev 2, Ayakkabılarınla girebileceğin Avrupai zenginlerin evleri. 3, Her iki türden ailelerin birlikte yaşadığı yeni yüksek apartmanlar. Girdiği evlerde sen dindar misin, köyünüzde elektrik var mı, Atatürkü seviyor musun, oyunu dincilere mi veriyorsun gibi sorular sorulurdu Mevlut’a. Mevlut Atatürk erkek lisesine giriyor. Duttepede hem zengin çocukları, en çok da mevlut gibi gecekondu da yaşayan çocukların girdiği liseydi. Mevlut Ferhat diye bir arkadaşıyla bu okulda tanışır hemde ilk aşkını neriman denen zarif hocasına karşı duyardı. Mevlut ergenlik döneminde Elyazar sinemasına tek gitmeye başladı. “Galatasaray ile Tünel arasındaki ana sokaklardan birindeki Elyazar Sineması’nın binası 1909’da Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden sonraki özgürlük ortamında Ermeni bir tiyatro topluluğu için yapılmış (ilk adı Odeon idi), Cumhuriyet’ten sonra daha çok Rumların ve yukarı sınıf Türk ailelerin gittiği bir sinema olarak (Majestik) devam etmiş, Elyazar adını aldıktan sonra son iki yılda, bütün Beyoğlu sinemaları gibi seks filmleri göstermeye başlamıştı.” (“Kafamda bir tuhaflik”, p. 89). Erotik filmler izlerken ordakilere hiç başını kaldırıp bakmadan girip çıkardı. Sonra askerliğin sırasında uğradığı zaman anladı ki oraya gelenlein çoğu askerlikten bir sebeple çıkanlardı. Mevlut Alevi ve Kürt olan arkadaşı ferhat ila daha çok ahbablık etmiş ve kısmet satmak gibi farklı işleri beraber yapmışlardı. Ferhatla arkadaşlık kurmasını kuzenleri korkut ile süleymanın hoşlarına gitmiyordu. Korkut ila suleyman Hasan Aktaşın oğullarıydı. Ferhatın saf mevlutu komünist yapacağını düşünürlerdi ki mevlut bir defa  bir gece afişin komünist afişleri olduğunu duzgun bilmeden ferhatla beraber duttepenin her tarafına özellikle de çatışma sepebi olan cami duvarına asmışlardı. Kulttepede yaşayan kürt aleviler ve duttepede yaşayan, bu insanları Allahsız dinsiz komünist ilan eden sakinler arasında savaş yaşandı.

Korkut, Abdurrahman boynueğri denen eşi vefat etmiş üç kız babasından köyden en büyük kızını vedihayı istemiş. Roman Abdurrahman boynueğrinin hayatından gerçekten anne olmadan kızları büyütmek ne kadar zor olduğunu ve en sonunda nasıl yapayalnız kalacağını gözümüze sokmadan gösteriyor. Kadınları bir takım parayla satın almaya çalışan aday ve kızını para karşılığıyla veriyormuş gibi para almayı talep eden kız babasını görüyoruz. Ancak romanın bir kısmında Abdurrahman efendinin düdünce yapısından bu hareketi kızını nasıl kolay verdi denmemesi ve bu da kızı değersizleşmemesi için gerektiğini başka perspektifden okutuyor. Vediha ve Korkutun istanbuldaki düğününde bizim güzel Mevlutun gözü Vedihanın en küçük kız kardeşi güzel gözlü Samiha’ya düşüyor. Mevlutun babası Mustafa ve Ağabeysi Hasan, Hasanın kültepedeki beraber çevirdikleri evi Mustafa’ya söylemeden satmasından kaynaklı kavgalıydı. Mustafa köydeyken kavgalı olan ağabeysinin oğlu korkutun düğününe Mevlut’un gitmesine kızarak kavga ediyor ve zaten araları derse devam etmemesinden ve ergenlik davranışlarından dolaylı gergin olmasıyla Mevlut evden ayrılıyor. Mevlut bu hayatta yapayalnız mücadele ediyor, bir tek arkadaşı ferhatlayken umut ve neşe dolu oluyordu. Mevlutun artık yaşamaya bir nedeni daha var, samiha. Farklı ‘aşk mektubu nasıl yazılır’ gibi kitaplar alır ferhat ila beraber garsonluk yaparak aşk mektubu yazardı. Mevlut askerliğe gidiyor. Askerlik oldukça zor ve dayanılmaz geliyordu ama aklında samihayı düşünerek bir süre devam edebildi. Babasının artık askerlikte adam olursun dediğinin bir kısmı olsa da doğru olduğunu görüyor ve kendisnin ne kadar kabalaştığını farkediyordu. Askerlikteyken babası vefat ediyor ve Mevlut izne çıkıyor. Bu izin süresinde Elyazar sinemasına gidiyor ve bu sefer hiç utanmadan izleyici olabiliyordu. Mevlut yıllardır mektub yazdığı kızı kaçırmak için suleymanın yardımıyla köye gidiyor. Suleyman yolun ortasında beni bırakacak diye düşünse de suleyman kız kaçırmanın son işine kadar yardım ediyordu. Ancak kızı coşkuyla kaçırıp bir an için yüzüne baktığında mevlut için dunya duruyor. Kaçırdığı kız yıllar önce düğünde gözlerine bakıp aşık olduğu kız değil onun ablası Rayiya’ydı.

2.       Kısım

Mevlut mahalledeki imama gidip diğer muhafazakarlar gibi vicadını rahatlatmak için nikah yapıyor ve rayiha ila evleniyorlar. Nikahın kıyılması sadece mevlut için değil hatta mevlut için hiç değil ama Rayiha’ya cinsel ilişki yaşaması için olması şarttı. Mevlut akşam boza satışıyla beraber dondurma satmaya başlıyor. Mevlut Rayihayı seviyor ve hayatının en mutlu günlerini yaşıyordu. Abdurrahman buynueğri Rayiha kaçırıldığında millet babası da biliyordu demesin diye köyde bir iki kez havaya ateş attı fakat işin bir yerinde rayihanın kaçmasına mutlu oluyordu çünkü rayiha pek güzel değildi ve o evlenmeden güzel olan samihaya sıra gelmezdi. Mevlut ila rayiha köye gidip Abdurrahman efendinin elini öptüler ve düğünle evlendiler. Çeşitli işe giren mevlut bu sefer nohutlu pilav satıcılığa başlıyor. Rayiha mevlutun her işine boza, tavuk, nohut, pilav hazırlayarak yardımcı oluyordu.  Rayiha hamile kalıyor ve mevlut fatma diye bir kızın mutlu ve gururlu babası oluyor. Diğer yandan Samiha istanbula ablasının yanına geliyor ve bu sıralarda suleymanla geziye çıkıyordu. Zaten Mevlut’un Samihayı değil Rayiha’yı kaçırmasında bir yalnışlık değil baştan beri suleymanın gizli işi saklıydı. Suleyman ona deli gibi aşık ancak nasıl davranması gerektiğini bir türlü bilmiyor ve paranın da etkisi olsa gerek biraz kaba davranıyordu. Samiha ve Suleymanın evleneceği az olsun belliydi ve Suleyman ona hediyeler vermiş babasına ise korkut altın takma dişi yaptırmıştı. Fakat samiha satılık değildi ve bunu da kendisine ve herkese ispatlamak için suleymana verdiği umudu geri çekip başka adamla kaçıyor. Mevlut ile Rayiha ikinci çocuklarını da fevziye diye kız doğuruyor. Arkadaşlarını hepsi ve kendisi de nasıl gençken kapitalizme karşı savunup sonra kendilerine gelince nasıl kapitalist olduklarını gözlemliyor ve şaşırıyordu. Zaten akıllı olan komünist evlendikten sonra komünizimi unutacaktı. Samihanın kaçtığı adam ferhattı. Gazi mahallesinde bir süre saklandırlar. Ferhatın da işleri çok iyi değildi ve Samiha hem bunu az olsun gidermek içim hem evde tek sıkıldığı için temizlik işine başlıyor.  Suleyman Semihanın kaçmasını olay yaptı ve bu aşk acısını unutmak için evlenmeye karar verdi. Yengesi vediha eş adayı bulmak için görücü usuluyla bir evden diğer eve gezindi ama hiç bir türlü Suleymana uygun ve Suleymanı sevebilen bir kız bulunamadı.

Mevlut boza satarken girdiği evlerden birinde Efendi Hazretleri diye bir hat hocasıyla tanışıyor. Her Perşembe talebesi geliyor ve sohbet yapılırdı. Mevlut bundan sonra üç gelişinden birinde bedava boza vererek geldiği boza satmak için değil sohbet için olduğunu göstererek sohbete katılmaya başladı.  Zaman gittikçe istanbulda sokak satışı zorlaşıyor ve mevlut’un nohutlu pilav satarak kazandığı para yetersiz kalıyor. Hal böyle olunca korkutların yardımıyla mevlut bir binbom büfede müdürlüğe başlıyor. Aktaşlardan yani korkutun ailesinden olduğu için güvenilir diye bu işi alabildi, iş kasayı kontrol etmek ve her akşam sahibine teslim etmekti. Ancak mevlut elemanların hilesine engel olamıyor ve bu iş başarısız sonuçlanıyor.

 

3.       Kısım

Ferhat açık öğretimden üniversite eğitimini bitiriyor ve elektrik işine giriyor. Bundan sonra ekonomik durumları düzelmiş, Samiha maddi olarak rahatlamıştı. Ferhat ise hem mevluta yardım amaçlı mevlutla beraber bir boza dukkanı açıyor. Bu dukkanları ilerdeki zamanlarda İrşad diye bir gazetede kutsal bir işletme diye yer alıyor. Mevlut işletmenin gazetede yer almasından sevinirken Ferhat ise dukkanın böyle bir propagandacı gazeteye kurban olduğuna üzülüyor. Suleyman Rahiyaha, yazılan aşk mektupların aslında Rayihaya değil Samihaya yazılmış olduğunu anlatıyor. Buna Rayiha inanmıyor olsa da içine huzursuzlıuk veriyor ki büyük bir olayın art nedeni de oluyor. Dükkana Ferhat sık sık gelmiyor ancak Ferhatın ve Mevlutun eşi iki kız kardeşler mevlutla beraber dükkanda duruyorlardı. Samiha da dükkana sık uğruyor ve Rayiha bundan hiç hoşlanmıyordu. Mevlut bunun farkında ve elden gelen her şekilde Rayihanın kalbini kırmamak ve yalnış anlaşılmamak için dikkat ediyor ancak Samihanın patroncu davranışı ve Rayiha yokken dukkanda mevlutla kalıyor olması onu huzursuz etmeden kalmıyordu. Elektrik tahsisatı özelleştirilince Ferhat özel şirketin bir elemanı olmaya başarıyor. Kaçak elektrik yapan fakir gecekonduların yerine zengin yerlerin peşine koşarak ödenmeyen elektriği kesiyordu. Bu iş içindeyken ferhat bir evin kadına aşık oluyor. Bu durumu samiha seziyor ve aralarındaki ilişkinin soğmasından ferhata onu terkedeceğini söylüyor ve herşeyi istediği gibi yapan samiha sonunda ferhatı terkedip aktaşlara vadihanın yanına gidiyor. Bu sırada güzel rayiha üçüncü çocuğa hamile kalıyor ve bunu mevluta samihaya karşı nasıl kıskandığını açıklamakla beraber haberi veriyor. Rayiha çocuğu düşürmek istediğinde mevlut bunu ne kadar istemiyor olsa da kabul etti. Türkiyede geçen kanuna göre kurtaj kocanın izni dışında gerçekleşemiyordu ve bunu yapmak için gerekn evrak işleri uzarken Mevlut’un güzel eşi Rayiha kendisi geleneksel yöntemle düşürmeye çalışıyor ve fazla kan kaybından dolayı veffat ediyor.

Mevlut otopark bekçiliğe başlamış iki kızları ila hayata devam ediyor. Akşamları boza satmaya çıkıyor ve çocukluğundan beri yaşadığı özgürlüğe bu saatte sokaklarda kavuşuyor. Ferhatın elektik işinde pavyon çökertmeye kalkıyor. Ancak sonrasında Ferhat bilinmeyen bir şekilde evinde ölü bulunuyor. Mevlut ve suleyman hapise alınıyorlar. Ferhatın ölümü ne olduğu Romanda geçmiyor, Suleyman yada pavyon işleri arasında okuyucuları bırakıyor. Mevlut rayihanın ölümünden sonra içini rahatlatmak için efendi hazretlerine yazdığı aşk mektubu anlatmaya çalışıyor ama anlatamıyor. Efendi hazretleri kalbin niyeti ve dilin niyeti aynı olması gerekitiğini söyledi ve bu mevlut’a ferhatın resmi görüş ve şahsi görüş dediği ayrımı hatırlatmıştı. Mevlutun kızı fatma üniversiteye giriyor ve okulda tanıştığı biriyle evleniyor ve izmire taşınıyor. Küçük kardeşi fevziye ise üniversiteye girmeden taksici erhana kaçıyor. Mevlut hem fatmanın evi terkedip izmire gitmesine hem fevziyenin kaçmasına üzülüyor. İşten dönerken evde onu bekleceği birinin olmayacağını düşününce yalnızlığı derinden hissediyor ve korkuyordu. Mevlut ile samihayı ailedeki herkes evlenmelerini istiyordu. İlk başlarında ne kadar ikiside tereddütlu olsa da sonrasında mevlut ila samiha evleniyorlar ama tek şartıyla, mevlut mektupları samihaya yazdığını kabul ediyor ancak artık aynı mevlut olmadığını da söylüyordu. Mevlut babasından kalan tek odalı evini 62% payla satıyor. On iki katlı apartmandan ablalarıyla da paylaşıp eline düşen sadece bir daire oluyor.

Mevlut hala da boza satıyor ve bu alemde rayiha kadar hiç kimseyi sevmediğini her gün farkediyordu.

***

Not: Roman sayesinde her ne kadar kurgusal bir metin’de olsa Türk aile yapısı ve ortamına misafir oldum, bu romanın bana kattığı gözlem ve duygu çok önemli yer tutuyor. Roman boyunca sadece Mevlüt ve çevresinin değil, İstanbul’un değişimine ve dönüşümüne şahit oluyoruz. Kahramanlarımızın roman boyunca yolculuğu 60’ların sert siyasi atmosferininde ilerliyor. 70’lere ve 80’lere gelindiğinde ise Diğer sosyolojik incelemede kadınların durumları hakkında, başlık parası, değersiz görülmeleri, kendilerini değersiz hissetmeleri, kürtaj haklarının olmaması vs gibi konular anlatılıyor. Tek bu da değil istanbula ait bir çok detay romanda gizlidir. Sokak köpekleri, mazide kalmış boza satıcıları, istanbulun mekanları, arka mahalleleri, dönüşen ve inşaat halindeki istanbul bunlardan bazılarıdır. Tabiki eski istanbul gibi boza satıcılığı’da yok olmaya yüz tuttu. 80’lerin ortası ve 90’ların başındaki Turgut Özal Dönemi’ndeki değişen hava, hem istanbul’daki gecekondulaşma ve çarpık kentleşme hem de İnşaat sektörünün büyümesiyle yansıtılmaktadır. 70 ve 80’lerde istanbula gelen muhafazakar kesim ikinci kuşakta zenginleşmesine kitapta rastlıyoruz.